İSTANBUL BAROSU ARABULUCULUK MESLEĞİNE KARŞI
İSTANBUL BAROSUNA GÖRE HUKUKİ UYUŞMAZLIKLARDA ARABULUCULUK KANUNU TASARISI İLE GETİRİLMEK İSTENEN SİSTEM HUKUKUN VE YARGININ ÖNÜNÜ TIKAR.
Yeni bir meslek dalı doğuyor. Bu mesleğin adı Arabuluculuk. Bu meslekle ilgili bilgileri önümüzdeki günlerde sitemizde vereceğiz. Bu meslek avukatlık mesleğine rakip yada avukatların gelirini azaltacak bir meslek gibi görünmüş olmalı ki İstanbul Barosu bu mesleğe karşı çıktı. Aşağıda baro tarfından yapılan açıklamayı aynen veriyoruz.
"Son günlerde gündemimizi işgal eden önemli bir yasa tasarısı bu kez mesleğimizi de hedef alan bir içerik ve düzenleme taşımaktadır: Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı kendi içinde taşıdığı çelişkiler bir yana, getirilmek istenen yapı, maddi hukuk sistemimiz ile ve hukuk bilimi ile bağdaşmayan birçok unsuru da içinde barındırmaktadır. Egemenliğin en ayırt edici ve başka ortak kabul etmeyen ilkesi; bir ulusun kendi sınırları içinde hukuk düzenini kendi istenci ile (iradesiyle) kurma ve sürdürme gücüdür. Kendi kurduğu hukuk düzenini kim olursa olsun o topraklarda yaşayan her birey ve kuruma uygulamak, egemenliğin olmazsa olmaz temel ilkesidir. Tasarının bu biçimde yasalaşması durumunda yargının iki başlı duruma gelmesi yanında işte bu EGEMENLİK haklarımızın kısıtlanması da kaçınılmaz olacaktır.
Devlet erkinin temel işlevlerinden en önemlisi kuşkusuz yurttaşların birbiriyle ve idareyle arasındaki ilişki ve hukuki ihtilaflarda Adalet’in sağlanmasıdır. Bu tasarı ile Devlet adaletin sağlanması işlevinden vazgeçmekte, uyuşmazlıkların ticari bir anlayışla ve pazarlamacılık yöntemleriyle çözümü öngörülmektedir. Ancak, her türlü faaliyetten ve ticaretten vergi alan devlet her nedense bu tasarı ile yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklardan dolayı harç almaktan ve teminat istemekten de vazgeçmektedir.
Hukuk eğitimi almış yargıçlar ve avukatların katılımıyla ortaya çıkarılan, hukuksal gerekçeleri de içeren mahkeme kararları, harcın ödenmesi ile ilam hükmünde sayılabilirken, Siyasi iktidar bu tasarı ile hukukçu olmayan üç kişinin oluşturacağı hukuki gerekçeden yoksun, temyiz kabiliyeti olmayan arabuluculuk tutanağına maktu harçla ilam niteliği bahşetmektedir. Bu yasa tasarısı ile uluslararası şirketler, arabuluculuk faaliyeti yapan bürolar açarak, maktu harçla ve teminatsız olarak çok yüksek bedelli uyuşmazlıklarda yargı mercilerinin yerini alacaklardır.
Siyasi iktidar, mevcut yargı sistemindeki aksaklıkları ve eksiklikleri giderecek ve yargı bağımsızlığını sağlayacak çözümler üretmek yerine, tümüyle yeni bir kurumu sisteme ithal ederek, daha hızlı sonuca ulaşabilmek savının aksine daha büyük sorunların ortaya çıkmasına yol açacaktır. Mahkemeler, tahkim ve uzlaşma kurumları dahi yeterince verimli ve etkin şekilde çalıştırılamazken, yeni ve çok sorunlu bir kurumu yargı sistemimizin içine sokarak, hukuk düzeni ve yargı iyice işlemez hale getirilecektir. Keza yine yasalaştırılmak üzere olan HUMK Tasarısının 142. ve 145. maddelerinde de yer verilen arabuluculuğa ilişkin hükümler ile hukuk alanının dışına çıkılmak istenmektedir. Kaldı ki yasalaştırılmak istenen tasarı aleniyet unsuru taşımadığı için gerçek bir denetimin sağlanma olanağı da olmayacaktır. Kısaca Tasarının getirdiği anlayışla çok hukukluluk gerçekleşecektir. Ayrıca her türlü yasa dışı oluşum ve güç odakları yargı organlarının yerini alacak uygun ortamı bulmuş olacaklardır.
Sonuç olarak;
Tasarı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk iddiasıyla ortaya çıktığı halde, getirdiği kurallar nedeniyle tümüyle adli sistemin yapısına aykırıdır. Tasarıda adalet arayışının ve adalete erişimin kolaylaştırılması söz konusu olmayıp, Yasalaşması durumunda bağımsız yargı ve savunma dışlanarak hukuk dışılığın egemen olması sonucu doğacaktır.
Eş söyleyişle bu yasa tasarısı yargılama etkinliğini hukuk dışına taşıyacak bir kaldıraçtır. Bu kaldıraç; başta Anayasa’nın devlete yüklediği yargı tekelini zorlayacağı gibi yargı etkinliğini daha önceki yasalarda olduğu gibi meta haline dönüştürecektir. Son dönemlerdeki serbest piyasa ekonomisi doğrultusunda dayatılan yasalardaki gibi bu yasa tasarısı da, bağımsız yargıyı zedeleyecek ve emperyalist düzenin kıskacına dönüşecektir.
Tüm bu nedenlerle hukuk dışı gördüğümüz ve adil yargılanma hakkına da aykırılık yaratacak olan bu vahim tasarıya olan tepkimizi Türkiye Barolar Birliği ve Tüm Barolarla, Hukuk Kurumlarıyla, Meslek Odalarıyla, Üniversiteler ve özellikle Hukuk Fakülteleriyle, Demokratik Kitle Örgütleriyle, Kamuoyuyla paylaşıyor duyarlılığımıza ortak olunmasını diliyoruz.
Bu yasa tasarısının geri çekilmemesi durumunda İstanbul Barosu’nun tarihsel geçmişinden gelen GÜÇ ve SORUMLULUK anlayışı doğrultusunda ETKİN EYLEM seçeneklerini gündeme getireceğini kamuoyuna saygıyla duyururuz... " (10 Şubat 2009)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yorum Gönder
Bu sitede yayınlanan yazılarda anlamadığınız bir durum varsa ve bunu aşağıda yorum kısmında belirtirseniz, site admini bu konudaki yorumlarınızın altına cevap yorumu yazacaktır. Yorum yazmak için sağdaki çubukta bulunan formu da kullanabilirsiniz.