KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU KANUNU, İNSAN HAKLARI KURUMU KANUNU VE İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ KANUNUNUN İPTAL EDİLMESİ İÇİN ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURU YAPILDI


Yaz aylarında TBMM bir kanun çıkarmıştı. "Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu. " Ana Muhalefet partisi bu kanunun iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmuş. Başvuruda  "yürütmenin durdurulması" da isteniyor. Sadece "Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu" değil, "İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu" ile "Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu" 'nun da yürütmesinin durdurulması ve iptali isteniyor.

Bu kanunlarla ilgili iptal istemlerinin nedenini merak edip CHP'nin sitesine girdim. Çünkü haberi okuduğum site Ana Muhalefet Partisinin neden iptal istediği konusunda ayrıntılı bir sebep  yazmamıştı. Sebep olarak şunlar gösteriliyor :

Öncelikle üç ayrı kanunun aynı dava dilekçesi ile iptal edilemesi talebinin gerekçesi olarak
bu üç kanunun geçtiğimiz Haziran ayı içerinde TBMM’de kanunlaşarak Resmi Gazete yayınlandığını, bu üç kanun eş zamanlı olarak çıkartıldığı için Anayasa Mahkemesi’ne üçü için aynı anda başvuru yaptıklarını belirtiyorlar.

Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu için “önceki yıllarda çıkartılmış ancak Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş bir kanun" deniliyor devamla “2010 yılında Kamu Denetçiliğine anayasada yer verilmesi üzerine çıkartılan bu kanun, AB müktesebatından dolayı çıkartılmak zorunda kalınmıştır. AB ilerleme raporlarında Türkiye’nin bir görevini yerine getiriyor izlenimini vermek amacıyla çıkartılan kanunlardan bir tanesidir” görüşü var. Devamla "İdari yargının yükünü hafifleteceği gerekçesiyle kurulan ve beş üyeden oluşan bu kamu denetçiliği kurumunun ülkemizin ihtiyaçlarına cevap vermeyeceği çok açıktır” görüşü savunuluyor. Ana Muhalefet Partisi baş denetçiyi TBMM’nin seçeceğini, AB’nin aradığının ise daha bağımsız ve iktidara hesap sorabilir nitelikte bir kamu denetçiliği olduğunu belirtiyor. Denetçilerin de karma bir komisyonla seçeceklerini belirten Ana Muhalefet Partisi Ankara Milletvekili Levent Gök , “AKP’li üyelerin sayısal çoğunluğu yüzünden bu kurumun iktidarın kurumu olmaktan öteye geçemeyeceğini, idarenin seçtiği denetçinin idareyi denetlemesinin söz konusu olamayacağını” söylüyor.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu'nun  da, Anayasa'nın eşitlik, sosyal devlet ve çevre ile ilgili maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürdüklerini ifade ediyorlar. Ankara Milletvekili Levent Gök bu konuda “bu yasa iş güvenliği ve sağlık hizmetlerinin tüm iş yerlerinde uygulanacağını belirtmekle beraber iş güvenliği ve sağlığı kavramlarının neyi ifade ettiği yasada düzenlenmemiş, çok muğlak bırakılmıştır” görüşünü savunuyor.  Milletvekili  Levent Gök, “Hizmetin uygulama araçları piyasaya verilmiş ve devletin denetimi kaldırılmıştır. Bunların yanında güvenlik ve sağlık hizmetleri üstelenecek mühendis ve hekimlerin hak ve yetkileri düzenlenmemiştir. En önemlisi somut norm uygulaması üzerindeki tüm düzenlemeler yönetmeliklere bırakılmıştır” şeklinde parti gerekçesini açıklıyor.

 Anayasa Mahkemesi’ne CHP tarafından götürülen üçüncü yasa, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu ile ilgili olarak da gerekçelerini açıklayan Levent Gök şunları kaydediyor :

“İnsan Hakları Kurumu Kanunu da Kamu Denetçiliği gibi Avrupa Birliği müktesebatından kaynaklanmaktadır. 1993 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Paris ilkeleri her ülkeye kendi ulusal mekanizmalarını kurma görevi vermiştir. Bizim de bu protokolü onayladıktan sonra süremiz 27 Eylül 2012 tarihinde dolacak. Bu yasa da yine AB’nin ve Paris ilkeleri çerçevesinde AB’ye şirin gözükmek için çıkarttığımız bir yasadır.”

Ankara Milletvekili Gök, kendisinin de İnsan Hakları Alt Komisyonu’nda yer aldığını hatırlatarak “bu yasanın TBMM’den geçen hali tasarı olarak önümüze geldiğinde davet ettiğimiz bütün sivil toplum örgütleri, bu konuda Türkiye’nin saygın, ciddi profesörleri, aydınları, tümü bu yasanın derhal geri çekilmesini istemişlerdir” dedi. Bu tasarının CHP’nin “sosyal demokrat” ilkelerini yansıtmadığını belirten Gök, “bu yasanın bir aldatmaca yasası” olduğunu söylüyor. Ayrıca İnsan Hakları Kurumuna  seçilecek 11 üyenin 7'sinin Bakanlar Kurulu, 2'sinin de Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesinin öngörüldüğünü dile getiren Gök, "Çoğunluğunu Hükümetin atayacağı üyelerin insan hakları konusunda bağımsız çalışması düşünülemez. Bu kuruma güvenerek bir başvuru yapılamaz ve böyle bir kurumdan adil bir tavır beklenemez. AKP, İnsan Hakları Kurumu'nu bu kanunla devletleştirmiştir" şeklinde görüş açıklıyor.

Bakalım Anayasa Mahkemesi ne karar verecek? Çıkacak kararı da bu siteden yayınlayacağım. Tabi karar çıkmadan önce bu konuda hukukçu görüşü bulursam o görüşlere de yer vereceğim. (28 Ağusutos 2012)


Yorum Gönder

Bu sitede yayınlanan yazılarda anlamadığınız bir durum varsa ve bunu aşağıda yorum kısmında belirtirseniz, site admini bu konudaki yorumlarınızın altına cevap yorumu yazacaktır. Yorum yazmak için sağdaki çubukta bulunan formu da kullanabilirsiniz.