HSYK' NIN CEZA SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMALARINDA TESPİT ETTİĞİ USUL EKSİKLİKLERİ



Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2012 yılı sonunda Afyonkarahisar'da bir toplantı yapıyor ve bu toplantı sonucunda adliyelerdeki ceza soruşturma ve kovuşturma işlemlerindeki usul hataları yazılı olarak bir metinle tespit ediliyor. Bu metin mahkemelerde işleri olan vatandaşlar ve hukukçular açısından gayet önemli. http://www.hsyk.gov.tr/duyurular/2013/mart/yargitay-yil-sonu-degerlendirme-raporu.pdf adresinde de ilgililere duyurulan bu metni önemine binaen aşağıda aynen yayınlıyorum :

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINDA DOSYA
İNCELEMESİ SIRASINDA SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA
AŞAMALARINDA GENEL OLARAK TESPİT EDİLEN USUL
EKSİKLİKLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nın himayesinde Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı’nın Afyonkarahisar’da düzenlenen 2012 yılsonu değerlendirme toplantısında,
Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının bölümlerine ilişkin olarak temyiz incelemesi sırasında
tespit ettikleri, ortak ve sıklıkla karşılaşılan ancak mahallinde alınacak basit tedbirlerle
çözümlenebilecek böylece yargısal faaliyetin etkin ve hızlı yürütülmesine katkı sağlayacak
bazı usuli eksikliklere ilişkin genel değerlendirmelerin meslektaşlarımız ile paylaşılmasında
kurumsal yarar görülmüştür. Dosyaların düzenlenmesi, soruşturma ve kovuşturmaların
eksiksiz tamamlanması ile gereksiz emek ve mesai kaybı ile hak kayıplarına yol açılmaması
amacıyla yapılan tespitler genel hatları ile ve ilgili mevzuat hükümlerinin herkes tarafından
bilindiği kabul edilerek, mevzuattan bahsedilmeden özet olarak aşağıda sıralanmaya
çalışılmıştır. Yararlı olması dileği ile saygıyla sunulur.
I. SORUŞTURMA AŞAMASININ DEĞERLENDİRİLMESİ
1- İfade alma işlemleri sırasında tespit edilen eksiklikler;
a) Kolluk tarafından el yazısı ile yazılan tutanakların okunaklı olarak yazılması
konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesinin,
b) Olay yeri inceleme ekiplerince mümkün olduğu ölçüde olay yerinin ve suç
materyallerinin teknik araçlarla görsel olarak kayda alınmasının,
c) Suça konu eşyaların hangi şüpheli ve hangi suç ile ilgili olduğunun elkoyma ya da
muhafaza altına alma işlemleri sonrasında emanet makbuzunda açıkça gösterilmesinin,
d) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi olan suçlarda mağdur veya suçtan
zarar görenin şikayetçi olup olmadığının açıkça belirlenmesinin,
e) Şüphelinin kimlik tespiti kısmında ikamet ve işyeri adresleri (Mernis’ten
faydalanılarak), kimlik bilgileri, sosyal ve ekonomik durumu, çocuk sayısı, tahsil durumu açık
ve anlaşılır şekilde yazılmasının,
f) İfadelerin tutanağa geçirilmesi sırasında, aynı veya benzer cümlelerin kurulması
suretiyle ifade tutanaklarının kopyalandığı intibaını verecek yöntemlerden kaçınılmasının,2
g) Adli kolluk tutanaklarında, özellikle suç tarihi itibariyle uygulanacak yasanın
belirlenmesi bakımından, suçun işlendiği yer ve zamanın tereddüde yol açmayacak bir şekilde
açıkça yazılmasının,
Uygun olacağı değerlendirilmektedir.
2- Soruşturma evrakı tefrik edildiğinde; evrakın onaylı olması, koruma tedbirlerine
ilişkin olarak örneğin; arama (CMK 116 vd.), elkoyma (CMK 123 vd.) ve iletişimin
dinlenmesi veya kayda alınmasına (CMK 135 md.) ilişkin kararlarının asıllarının veya onaylı
suretlerinin tefrik edilen dosyalara da konulmasının, uygun olacağı değerlendirilmektedir.
3- Uzlaştırma işlemlerine yönelik eksiklikler;
a) 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinde açıklanan usule uygun şekilde uzlaşma
prosedürünün tamamlandığını belgeleyen evrakta eksiklikler bulunmaktadır. Uzlaşmanın
teşvik edilerek taraflar arasındaki sorunun öncelikle Uzlaşma yolu ile çözülmesi konusunda
tarafların yeterince bilgilendirilerek ikna edilemediği göze çarpmaktadır.
b) 5271 sayılı CMK’nın 253. Maddesinin 4. fıkrasının birinci cümlesine göre,
“Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması halinde, Cumhuriyet savcısı veya talimatı
üzerine adlî kolluk görevlisi, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde
bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma
teklifi kanunî temsilcilerine yapılır.” hükmüne rağmen, adli kolluk tarafından yapılan uzlaşma
tekliflerinde, Cumhuriyet Savcısının yazılı talimatının bazı dosyalarda eksik olduğu
görülmektedir. Adli Kolluk Yönetmeliğinin 6. Maddesinin 4. Fıkrasında geçen “Cumhuriyet
savcısı, adlî kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hâllerde, sözlü olarak verir. Sözlü emir,
en kısa sürede yazılı hâle dönüştürülerek mümkün olması hâlinde en seri iletişim vasıtasıyla
ilgili kolluğa bildirir; aksi hâlde ilgili kolluk görevlilerince alınmasına hazır edilir. Ancak,
kolluk görevlisi emrin yazılı hâle getirilmesini beklemeden sözlü emrin gereğini yerine
getirir.” hükmüne uygun olarak işlem yapılmasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
c) Uzlaşma teklifinin açıklandığı ve matbu olarak düzenlenmiş bir kısım formlarda,
tarafların imzalarının alınmasına rağmen uzlaşma teklifine verdiği cevabı içeren seçeneklerin
anlaşılır şekilde işaretlenmediği, dolayısı ile uzlaşma prosedürünün tamamlanıp
tamamlanmadığının anlaşılamadığı görülmektedir.
4- Zorunlu Müdafi görevlendirmelerinde ortaya çıkan eksiklikler
a) Baro tarafından atanan müdafilerin iddianame düzenlenmesi ile görevinin sona
ereceği unutulmamalı, sonraki işlemler buna göre yerine getirilmelidir. Eğer soruşturma
aşamasında özel vekâletnameli müdafi varsa tensip zaptı ile duruşmaya müdafii davet
edilmelidir.3
b) CMK'nun 101/3. madde ve fıkrası uyarınca, sanık istemese bile tutuklamaya sevk
edilen sanığa müdafi tayin edilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
5- Evrakın savcılığa gelişinde yapılan eksiklikler
a) 12-15 yaş grubundaki suça sürüklenen çocukların, işlediği suçun hukuki anlam ve
sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneği bulunup bulunmadığı hususunda
rapor alınması gereğine dikkat edilmelidir.
b) Suça sürüklenen çocukların, hırsızlık suçu ile birlikte işledikleri mala zarar verme
ve konut dokunulmazlığını bozma suçları nedeniyle haklarında yapılan soruşturma ve
kovuşturmalarda, TCK'nın 31/2. madde kapsamında alınan uzman hekim raporu ve Sosyal
İnceleme Raporlarının her bir suç için ayrı ayrı alınması gerektiği gözetilmelidir.
II. İDDİANAMELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
1-İddianamelerin yazılmasında esas ve usul bakımından dikkat edilmesi gereken
hususlar;
a) İddianamelerin düzenlenmesinde 5271 sayılı CMK’nun 170. maddesinde yazılı
unsurlara yeterince dikkat edilmediği gözlenmektedir. Özellikle iddianamenin kapsamının
belirlenmesinde sıkıntı yaşandığı, iddia edilen suçlamanın, suçun unsurlarının, iddia edilen
suçlama ile ilişkilendirilen delillerin neler olduğunun yeterli açıklıkta gösterilmesi; çok sanıklı
davalarda, sevk maddelerinin hangi sanıkla ilişkilendirildiğinin, hangi sanık için uygulanması
istenen ceza normunun kaç kez uygulama yapılması istendiğinin yeterli açıklıkta yazılması
gerektiği gözetilmelidir.
b) Soruşturma evraklarının soruşturma sonunda dizi pusulasına bağlanması ve
iddianamede dayanak teşkil eden delillerin hazırlanacak dizi pusulası ile irtibatlandırılması
hususunun dosya düzeni ve incelenmesi bakımından yararlı olacağı,
c) İddianamenin, tensip kararının hemen altında bulunmasının, mümkün olduğu
ölçüde soruşturma evrakı ile kovuşturma evrakının fiziksel olarak ayrılmasına yarayan
tedbirlerin alınmasının uygun olacağı,
d) Bir sanık hakkında birden fazla suç nedeniyle soruşturma yapılması ve dava
açılması hallerinde, sanığın hangi suçtan tutuklandığının belirtilmesinin uygun olacağı,
değerlendirilmektedir.
2. Ek iddianame düzenlenmesinde özen gösterilmesi gereken noktalar;
a) Ek iddianame ile kamu davası açıldıktan sonra ek iddianameye konu olan suçla
ilgili olarak da yöntemine uygun savunmanın alınması, ilgili tarafların dinlenmesinin,4
b) Ek iddianamenin asıl iddianamenin hemen üstünde yer almasının, uygun olacağı
değerlendirilmektedir.
III. KOVUŞTURMA AŞAMASININ DEĞERLENDİRİLMESİ
1. Kamu davasına katılma;
a) Katılma hakkının ilgilisine usulüne uygun şekilde hatırlatılmadığı, müşteki -
sanık sıfatı ile yargılanan kişilere aynı zamanda mağduru olduğu suçla ilgili katılma hakkının
hatırlatılıp alınan cevaba göre katılma kararı verilmesi gerektiğinin unutulduğu, bu nedenle de
temyizin kapsamının belirlenmesinde ya da temyiz hakkının kullandırılmasında sıkıntı
yaşandığı görülmektedir.
b) Davaya katılma talebi ve kararının büyük punto koyu olarak yazılması, katılma
kararı verilen müştekinin gerekçeli karar başlığında mutlaka katılan olarak gösterilmesinin
faydalı olacağı düşünülmektedir.
2- Talimatların ikmali sırasında ortaya çıkan eksiklikler
Kovuşturma aşamasında, başka yer mahkemelerine yazılan talimatların ikmaline özen
gösterilmediği, ek savunma hakkının hatırlatılmadığı, aynı zamanda müşteki sıfatıda bulunan
sanıklara katılma hakkının usulünce hatırlatılmadığı, talimatların kalemde ikmal edildiği
izleniminin oluştuğu gözlenmekte, talimatın usulünce ikmal edilememesi nedeniyle
yargılamanın geciktiği ve sağlıklı sonuca ulaşılamadığı gözlenmektedir
3-Şüpheli ifadeleri ile tanık, müşteki, mağdur, suçtan zarar görenin beyanlarının
alınması sırasında ortaya çıkan eksiklikler
a) Tanık ve sanıkların ifadelerinin alınması ve sorgulanması sırasında CMK’nın 52,
212 ve 213. maddelerine uygun davranılmalı, taraf ya da tanık beyanları kovuşturma
aşamasında atılı suçla bağlantılı olarak ayrıntılı olarak alınmalı, soruşturma aşamasındaki
“eski beyanımı tekrar ederim” şeklindeki beyanlarla yetinilmemelidir.
b) Soruşturma ve kovuşturma aşamasında, zarar bildiren mağdura maddi zararın
nelerden ibaret olduğunun açıklatılmaması nedeniyle, zararın giderilmiş olmasının önem
taşıdığı hallerde, özellikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunda gerçekte maddi
bir zarar olup olmadığının tespitinde güçlükle karşılaşılmaktadır.
c) Sabıka kayıtlarının okunmasında tereddüt bulunduğu hallerde mutlaka tekerrüre
esas alınan ilamın infaz durumunu da gösteren onaylı suretinin temin edilmesi gerekmektedir.
d) Suça sürüklenen çocuklarla ilgili olarak, 5395 sayılı ÇKK ve 5271 sayılı CMK,
5237 sayılı TCK hükümleri gözetilerek alınması zorunlu olan sosyal inceleme raporlarının
alınmadığı, Sosyal İnceleme Raporu alınmamasının nedeninin gerekçeli kararda 5
açıklanmadığı görülmektedir. Çocuklar hakkında cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi
sırasında Sosyal İnceleme Raporunun dikkate alınması gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır.
e) Başka suçtan, aynı yargı çevresi içinde tutuklu ya da hükümlü bulunan sanıklara
duruşmadan vareste tutulma hakkı hatırlatılmadan, hüküm duruşmasına katılması
sağlanmadan, hüküm verilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlandığı, bu hususun bozma
nedeni sayılabileceği unutulmamalıdır.
4-Keşif, bilirkişi ve diğer raporlarla ilgili eksiklikler;
a) Karara esas alınan bir kısım belgelerin onay işlemleri yapılmaksızın fotokopileri
üzerinden karar verildiği, dosya içinde birbirinin aynı olan çok sayıda fotokopi evrakın
rastgele bulundurulduğu görülmektedir. Bu nedenle belgelerin aslı, yoksa onaylı
fotokopilerinin dosyada bulundurulması, birbirinin tekrarı olan onaysız fotokopi evrakın
düzenlenmesi,
b) Bilirkişilerin, bilirkişi listesi dışından seçilmesi halinde, usulüne uygun yemin
yaptırılarak, atanma gerekçesinin belirtilmesi, uygun olacaktır.
5- Genel olarak tespit edilen eksiklikler;
a) Bazı kararlarda iddia, suça konu somut olay, sanık savunması, delillerin
değerlendirilmesi ve hukuksal nitelendirmenin denetime olanak verecek şekilde
gösterilmediği, bazı gerekçeli kararların büyük bölümünün sanık ve tanık beyanlarının dosya
içinden kes- kopyala yöntemi ile karara yapıştırılmasından ibaret olduğu, hükme esas alınan
hukuki gerekçenin ise yetersiz bir satırdan ibaret bırakıldığı gözlenmektedir. Kararların
CMK.nun 34 ve 230. maddesine uygun olarak gerekçelendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
b) Bazı dosyalarda yasa yollarının usul yasalarında belirlenen süre, şekil ve usule
uygun olarak yazılıp, hatırlatılmadığı,
c) Bazı dosyalarda temyiz dilekçelerinde, dilekçelerin kayda alındığı tarihi gösteren
hakim yada yazı işleri müdürünün havalesinin bulunmadığı,
d) Bazı dosyalarda şikâyetten vazgeçme dilekçelerinde, dilekçe veren kişinin kimlik
tespitinin yapılmadığı ve belgelendirilmediği,
e) Duruşmada “ bir kısım sanıklar müdafileri veya bir kısım katılanlar vekilleri geldi ”
yerine hangi sanıkların müdafileri veya hangi katılanların vekilleri olduklarının tek tek isim
zikretmek suretiyle belirtilmediği gözlenmektedir.
f) Adli yargı ilk derece mahkemelerinde, dosyaların ayrım ve tasnifinin düzensiz
olduğu, CMK ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre, dosyaların ceza muhakemesi mantık ve 6
morfolojisine uygun tasnif edilmediği görüldüğünden bir dava dosyası üç ana bölüme
ayrılmalı, bunlar da kendi içerisinde alt ayırımlara tabi tutulmalıdır. Şöyle ki;
i)Soruşturma evresi: Şikâyet veya suç duyurusu yazısı-kolluk soruşturma
işlemleri-olay yeri inceleme tutanakları-sorgu ve ifade tutanakları-iddianame
ii)Kovuşturma evresi: Tensip zaptı-Müzekkereler-Tebligatlar ve Çağrı kâğıtları-
Ara karaları-Nüfus ve sabıka kayıtları-Deliller ve delil listesi-Duruşma Tutanakları-Gerekçeli
Karar.
iii)Kanun yolu evresi: Gerekçeli karar tebligatları-Temyiz etmeyenler için
kesinleşme şerhleri-Temyiz veya süre tutum dilekçeleri-Genel dosya dizi pusulası şeklinde
yapılacak dosya düzenlemesinin hem ilk derece yargılaması hemde temyiz yargılaması
sırasında hakim ve savcılara kolaylık sağlayacağı, işe verilen önemi ortaya koyacağı
unutulmamalıdır.
g) Vekâlet ilişkisinde, dosyaya vekaletname sunulup sunulmadığı hususu mutlaka
kontrol ve takip edilmeli, eksiklik varsa mahallinde ikmal edilmelidir.
h) İdarenin taraf olduğu ceza davalarında idare temsilcisinin yetki belgesinin dosyada
bulundurulması sağlanmalıdır.
IV. TEMYİZ AŞAMASININ DEĞERLENDİRİLMESİ
1-Tebligat işlemlerinde yaşanan sıkıntılar
a) Kararların tebliğinde Tebligat Kanunu ve Tüzüğü doğru olarak uygulanmamakta,
usule aykırı olarak kararlar tebliğ edilip kesinleştiği düşüncesiyle dosyaların Yargıtay'a
gönderildiği gözlenmekte olup, 7201 sayılı Tebligat yasasında son yapılan değişikliklerde
gözetilerek tebligatın usule uygun yapılmış olmasına dikkat edilmeli,
b) 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu kanuna müsteniden çıkartılan Tebligat Tüzüğü
hükümleri esas alınarak tebliğ işlemlerinde dağıtıcıların meslek içi eğitim programları
dâhilinde eğitilmesinin yararlı olacağı, mahallinde ise PTT Müdürlükleri ile iletişim suretiyle
eksikliklerin giderilebileceği değerlendirilmektedir.
c) Tebligat zarflarında dağıtıcı tarafından yazılan yazıların hak mahrumiyetlerinin
önlenmesi için okunaklı olması(Özellikle 7201 sayılı Kanunun 21 ve 35.maddelerine göre
yapılan tebligatlar) ve okunaksız olanlarda gerçek tarih veya şerhlerin araştırılması,
gerekiyorsa mahalline iade edilmesi gerekir.
d) Cezaevinde ya da askerde bulunan sanıklarla ilgili tebligatın yanlış adreslere
yapıldığı, gerekli araştırmanın usulünce yapılmadığı ve tebligatların bu nedenle usulsüz
yapıldığı görülmektedir.7
2-Temyiz dilekçesinde yaşanan sorunlar;
a) Temyiz isteminden vazgeçmenin hukuki sonuçları neyi gerektiriyorsa, ona göre
işlem yapılmalıdır. Bu dosyalar Yargıtay'a gönderilmemelidir. Vazgeçme nedeniyle temyizin
reddine ilişkin bir karar vermeye de gerek olmadığı mahallinde gözetilmelidir.
b) Cumhuriyet Savcısının temyiz talebinin gerekçeli olması, temyizin kapsamının
açıkça belirlenmesi, sanık aleyhine mi? yoksa lehine mi? temyiz isteminde bulunduğu
anlaşılır olmalı; temyiz isteminden vazgeçmesi halinde, vazgeçmenin sanık aleyhine mi
yoksa lehine mi olduğunun belirlendikten sonra dosyanın temyize gönderilmesi gerektiği
gözetilmelidir,
c) Temyizin süresinden sonra yapılması, cezanın kesinlik sınırında bulunması, ya da
kararın itiraza tabi kararlardan olması hallerinde, 1412 sayılı CMUK, 5271 sayılı CMK, 5275
sy.lı Yasalar dikkate alınarak dosyaların mahallinde değerlendirmeye tabi tutularak gerekli
işlemler mahallinde ikmal edilmelidir.
3- Dosya düzeni, duruşma tutanakları, tebligat ve bilirkişi raporları konusunda
eksikler;
Ceza dava dosyalarının düzenlenmesinde, dosyadaki evrakın yerlerinin
belirlenmesinde belirli bir standarda uyulmadığı, dosyaların pek çoğunda evrakların karmaşık
şekilde dosyada tutulduğu, gereksiz ve birden fazla fotokopiden ibaret evrakın soruşturma ve
kovuşturma evrakının arasına rasgele yerleştirildiği, gereksiz yere çok sayıda gerekçeli karar
çıktısı alınarak dosyanın incelenmesinde güçlüğe neden olunduğu gözlenmektedir. 01.06.2005
tarihli RG yayımlanan “Cumhuriyet Başsavcılıkları İle Adli Yargı İlk Derece Ceza
Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik” hükümlerinin özellikle
79 ve 80. maddelerine uyulmasına dikkat edilmesi, kalem personeli üzerinde denetimin
sağlanması ile bu eksikliklerin giderilebileceği düşünülmektedir.
4. Kesinlik sınırlarının tespiti
Kesinlik sınırında bulunan doğrudan adli para cezalarına hükmedilmesi halinde
hükmün kesin olduğunun belirtilmesi yerine temyiz yasa yolunun açık olduğu belirtilmek
suretiyle tarafların yanıltılması sonucu dosyanın temyiz incelemesi için gereksiz yere
Yargıtay’a gönderildiği görülmektedir.
5.Gerekçeli kararların tebliği, gerekçeli temyiz dilekçelerinin beklenmeden
dosyanın Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi
İlk derece mahkemelerinde temyiz dilekçeleri dikkatli incelenerek müddeti muhafaza
niteliğinde olan dilekçe verilmesi halinde mutlaka ilgiliye gerekçeli karar tebliğ edildikten
sonra dosyanın Yargıtay’a gönderilmesi sağlanmalıdır.8
6-Temyiz formunun değerlendirilmesi
Temyiz formlarının, temyizin kapsamı ve davanın taraflarını belirleyici şekilde,
özellikle temyiz edenler ve temyiz süreleri bakımından dosya içeriğine uygun şekilde eksiksiz
düzenlemesi gerektiği gözetilmelidir.
V. BAZI SUÇLARIN SORUŞTURULMASI VE KOVUŞTURULMASI
SIRASINDA GÖRÜLEN EKSİKLİKLER
1-Sahtecilik suçlarına yönelik olarak,
a) Sahtecilik suçuna konu belgelerin dosya içinde bulundurulmalıdır.
b) Sahte olduğu iddia olunan belgedeki düzenleme tarihi ya da keşide tarihinin suç
tarihi olarak kabul edildiği görülmektedir Resmi belgelerde sahtecilik suçlarında, özellikle
çeklerde yapılan sahteciliklerde, sahte belgenin düzenlendiği gerçek suç tarihinin
belirlenmeye çalışılmalıdır.
2- TCK nun 267 ve 268. .maddelerinin uygulanmasında başkasına ait kimlik
bilgileri kullanılmışsa, gerçek kişi araştırılmalı ve tespit edilmesi halinde gerçek kişiye
tebligat yapılmalı ve davaya katılımı sağlanmalıdır.
3- TCK 245. maddesi uygulamasında kart hamili mutlaka dinlenmelidir.
4- Vergi suçlarına yönelik olarak;
a) Soruşturma evresinde mütalaanın olup olmadığı araştırılmalıdır.
b) Defter ve belge ibraz etmemek suçlarında, sanığın yangın ve çalınma gibi
savunmaları varsa bu konudaki belgeler mutlaka dosyaya konulmalıdır.
c) Sahte fatura kullanmak ve sahte fatura düzenlemek suçlarının tanım ve tespiti, bu
suçlara ilişkin dava şartı olan Defterdarlık mütalaasına ve vergi inceleme raporlarına uygun
olarak doğru yapılmalıdır.
5- Mala karşı işlenen suçlara ilişkin olarak, bazı dava dosyalarında, kesintili ya da
kesintisiz takip sonucu yakalanan şüphelinin suça konu eşyayı rızası ile iade edip etmediği
adli kolluk tutanakları ile yeterince anlaşılamadığı gibi soruşturma ya da kovuşturma
aşamalarında da bu hususun yeterince açıklığa kavuşturulmadığı görülmektedir. Özellikle
soruşturma aşamasında olaya ilk müdahale eden kolluk memurlarının durum tespitinde bu
hususa da dikkat etmeleri sağlanmalıdır.
6- Kasten yaralama suçlarında; Adli raporların tanziminde, raporların okunaklı
olması, matbu ve çoktan seçmeli olarak düzenlenmesi halinde yeterince açıklayıcı ve belirgin
olması, yara ya da yaralanmaların derinliği, uzunluğu, şekli ve diğer özelliklerinin neticeleri 9
de belirtilerek ayrıntılı bir şekilde tarif edilmesi konusunda gerekli özenin gösterilmesi
sağlanmalıdır.
7- Orman Suçları Bakımından;
a) Orman suç tutanaklarının, uygun suç tipine ilişkin unsurlar açıklanarak, suç
vasfının tayini için gerekli bilgiler tam olarak belirlenerek tanzim edilmesi gerekmekte olup
bu eksikliklerin giderilmesi bu çerçevede orman suç tutanaklarına, fotoğraf ve kroki gibi
açıklayıcı belgelerin eklenmesi yararlı olacaktır.
b) Orman Yasasına Muhalefet kapsamında yer alan, Ağaç kesilerek yapılan açma
suçlarında, ağaç kesme ve açmanın ayrı ayrı suç oluşturacağı, iddianamenin bu doğrultuda
düzenlenmesi gerektiği gözetilmelidir.
c) Orman idaresinin müdahil olduğu davalarda kendisini vekille temsil ettiren idare
lehine, müsaadelerine karar verilen tesis ve taşınırların değerleri üzerinden nispi vekalet ücreti
tayini gerektiği hususuna dikkat edilmemekte olduğu gözlenmektedir.
8- İmar kirliliğine neden olma suçunda (TCK.nun 184. md) imara aykırı olduğu
ileri sürülen yapının fotoğrafının dosyada bulundurulması yararlı olacaktır.
9- Özel Ceza Yasalarında düzenlenen suçlar bakımından, örneğin kaçakçılık
suçlarında kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlarının şikâyetçi sıfatı dikkate alınmadığından,
davaya katılma olanağı tanınmadığı, bu hususunda temyiz aşamasında eksiklik ikmali
nedeniyle yargılamanın gecikmesine neden olduğu görülmektedir.
10- TCK’nun 142/1-b maddesine göre “Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla
birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan
eşya hakkında,” hırsızlık suçlarında, suçun unsurları açıkça soruşturma evrakında anlaşıldığı
ve açıkça bir tereddüt bulunmadığı hallerde de gereksiz yere keşif yapılmak suretiyle
yargılamanın uzamasına ve gereksiz yargılama giderine neden olunduğu anlaşılmaktadır.
11- Konut dokunulmazlığını bozma suçları yönünden; yerleşik Yargıtay
içtihatlarına göre depo olarak kullanılan yerlerin konut olarak kabulü mümkün olmadığından,
bu yerlerin aynı zamanda insan yerleşimi, ikameti için kullanılıp kullanılmadığının
araştırılmadığı görülmektedir.

***

HSYK 'nın tespitleri bu şekilde. Sitemizde daha önce (2012 yılı Mart ayında) http://uzmanrehber.blogspot.com/2012/03/iddianameler-hakkinda-yargitay-karari.html adresinde de "İDDİANAMELER HAKKINDA YARGITAY KARARI" başlıklı bir yazı çıkmıştı. Bu Yargıtay Kararında da önemli vurgular bulunduğundan ilgilenenlerin gözatması yararlı olabilir.
(07 Nisan 2013)

Yorum Gönder

Bu sitede yayınlanan yazılarda anlamadığınız bir durum varsa ve bunu aşağıda yorum kısmında belirtirseniz, site admini bu konudaki yorumlarınızın altına cevap yorumu yazacaktır. Yorum yazmak için sağdaki çubukta bulunan formu da kullanabilirsiniz.