İŞTE EVLİLİK ANDI !
www.starejikboyut.com sitesi yazarlarından Berna Emiroğlu evlilik ve mutlulukla ilgili çok güzel bir yazı yazmış. Yazıyı dikkatle okumanızı tavsiye ediyor aşağıda aynen alıntılıyoruz :
Evlilik ve Mutluluk İçin ANDIMIZ
27 Ekim 2009 Salı
Ergen olduğumuzda hepimizin hayalini bir prens ya da prenses süsler. Gönlümüzde yatan arslanı ya da peri kızını bulup mutlu, sıcak bir yuva ve cıvıldaşan çocuklar düşleriz . Doğamızda var olan bu istekle yarımızı tamamlamayı, tam olmayı ve tamam olarak toplumun mutlu bir parçası olmayı amaçlarız.
Günün birinde ufukta kısmetimiz görünür. Dünya yüreğimize dolmuştur, her şey bizim olmuştur. Bundan sonraki bütün mutluluk tablolarında bizim de olacağımız kesindir. Sevgiyle değil midir her şey? Biz de insanlara; bu sevgi ve muhabbetle bütün dünyayı saracağımızı, kucaklayacağımızı, en yüksek zirvelere sevgi ve aşk bayrağını dikeceğimizi, diğer insanların yapamadığı bir çok şeyi bu tamamlanmışlığımızla yapacağımızı her halimizle vurgularız.
Sevgi dolu yüreğimiz, cesaret dolu bakışımız, yarı utangaç tavrımızla nikah defterine imzalarımızı atarız . Bu imza ile birlikte ruhlarımıza huzur mührünü, dudaklarımıza tebessüm mührünü "her daim" temennisi ile damgaladığımızı ima ederiz bütün davetlilere.
Kendi ellerimizle döşediğimiz sıcak yuvamıza ayak bastığımızda yaşadığımız dönemin en mutlusu ve kutlusu olduğumuza kanaat getiririz. Günler günleri böyle mutlulukla kovalarken bir gün bu mutlu çatımız su sızdırmaya, pembe panjurumuzdan huzurumuzu bozan serin ve sert rüzgarlar içeriye girmeye başlar. Önce ne olduğunu anlayamayız. Eşyalarımızı; çatımızı, penceremizi kontrol eder, bütün maddi değerlerimizi ve varlıklarımızı gözden geçiririz.
Huzur ve tebessüm mührümüz açılmış ve bir hoşnutsuzluk esintisi içimize sızmaya başlamıştır. Sonra düşünmeye başlarız: “Acaba nerede hata yaptım? Ben mi, diğer yarım mı hatalı? Yanlış seçim mi yaptım? Ben bunları hayal etmemiştim. Allah"ım bu da mı gelecekti başıma…”
Hayalimizdeki fotoğraflara tekrar döner diğer yarımızı bu fotoğrafla kıyaslamaya çalışır ve bazen çok acımasızca yanımızdaki insanı sorgularız. Ve bir gün kendimizi şöyle söylenirken rastlarız: “Hayalimi gerçekleştirmek için zaman ve emek harcamam gerektiğini, yanımdaki insanın bir müneccim olup beni hayalimdeki gibi yaşatmasını arzulamanın hata olduğunu, o halde ne yapmam gerektiği konusunu ayrıntılı bir şekilde irdeleyeceğimi…”
Bu farkındalıkla hoşnutsuzluk rüzgarını geri püskürtmeye başlarız. Elimize bir kağıt kalem alıp yapılacakları yazarken, gönlümüzün üzerini buğulandıran tereddüt içeren duyguları, sevgi ve hoşgörü fırçası ile oradan uzaklaştırırız.
Sağ elimizi kalbimizin üzerine koyup sol elimizi yukarı kaldırarak, başlangıçtaki hayallerimiz ve aşkımız adına: “Şunları yapacağıma ve böylece aile saadetinin kaçan ipini sıkıca tutacağıma ve bir daha bırakmayacağıma…” ant içeriz.
ANDIM
İkiyüzlü, sahteci, yalancı olmayacağıma, her daim dürüst olacağıma…
Her şeyi ile onu kabulleneceğime , olumlu olan davranışlarını takdir edip, olumsuz olan davranışları makul bir dil ile açıklayacağıma...
Aktif ve samimi bir şekilde onu dinleyip, eşimin söyledikleri yanında söyleyemediklerini de anlamaya çalışacağıma…
Onun benden farklı yaratıldığını, ayrı aile ve kültürde yetiştiğini düşünüp eşimin cins, genetik, kültür, kişilik özelliklerini öğrenip bu farklılıklara göre olgunca adımlar atacağıma ….
Bu ortak yaşam içerisinde bazen tartışma olabileceğini, bunun bazen haklılık bazen haksızlıkla neticeleneceğini bilip, tartışmaları “ben haklıyım” ile bitirmek yerine, bunu doğal bir süreç olarak algılayıp uzatmayacağıma ve asla eşimin kişiliğine hakaret etmeyeceğime…
Diğer yarımın ailesini kendi ailemmiş gibi önyargısız kabullenip , onlarla ilişkilerimde bir diplomat gibi davranacağıma…
Kadının konuşarak yorum yapılmadan, anlatılan hafife alınmadan dinlenilmek istendiğini , erkeğin ise kendi mağarasında susarak sorunlarını çözmeye çalışacağını unutmayacağıma…
Evlilik apartmanına girerken evimizin dış kapısındaki "sen ve ben" kartvizitlerini atıp "biz" kartvizitini koyacağıma ve asla onu ömrümün sonuna kadar oradan indirmeyeceğime…
Yoğun hayat içerisinde yaşadığım stres ve öfke gibi duyguları eşime püskürtmek yerine onları kontrol altında tutmaya çalışarak ona ve bana zarar vermesine engel olacağıma…
Verdiğim sözleri zamanında yerine getirmeye çalışacağıma…
Onun sorunları ile samimi ve kaliteli bir şekilde ilgileneceğime…
Sevgi çiçeğimizi her gün sulayıp, eşimi ne kadar çok sevdiğimi sözel olarak ve beden dilimle samimi bir hitabı söyleyeceğime…
Eşimim sevgi dilini öğrenip onunla kaliteli zaman geçirirken bu sevgi dilini kullanacağıma…
Kendi mizaç, cins ve psikolojilerimize göre görev bölümü yapıp, bu görevlerimi aksatmayacağıma….
Aile hayatının kutsallığını hiç akıldan çıkarmayıp diğer insanlarla ilişkimde ailemin mahremiyetini gözeteceğime…
Eşine değer veren insanın mutlaka kıskanacağını düşünüp kıskançlıklara aşırı tepki göstermeyeceğime ve kendi kıskançlığımda "hiç kıskanmama ve aşırı kıskanma doğrusunun" ortasında olacağıma…
Eleştirinin insan gelişimi için ve evlilik için önemli olduğunu hatırlayıp, yapıcı ve hırpalayıcı eleştirilerde bulunmayacağıma; eleştirildiğimde de bir volkan gibi patlamayacağıma…
Olumlu bakma, olumlu düşünme, olumlu konuşma, olumlu yaşama dair egzersiz ve eylemleri yapmaya çalışacağıma…
İnsanların aynı şeyleri yapmaktan sıkılacağını, yenilik ve farklılık isteyeceğini göz önüne alıp hayatımızı monotonlaştırmayacağıma…
Diğer insanlar ve işimle mesafe ve dengemi iyi koruyup, gönlümün ve mutluluk dünyamın merkezinde hep eşimin ve çocuklarımın olduğunu ona her gün ispatlayacağıma…
Zaman ve mekana göre eşime hoşuna giden hediyelerle hatırlayacağıma…
Andımı aralıklı olarak okuyup, kendimi bu süreçlerde değerlendirip iyi gitmeyen kısımları tedavi edeceğime…..
“Başlangıçtaki hayallerim ve aşkımız üzerine” yemin ederim…
***
(28 Ekim 2009)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Harika bir yemin, evlebecek olan herkesin karşı karşıya geçerek birbirlerinin gözleri içine bakarak söylemesi gereken bir and, eğer kızarmadan, sıkılmadan, gözlerini kaçırmadan söyleyebiliyorlarsa evlilikleri güzel geçecektir, ama tereddüt uyandıran hareketler var ise başlamamaları yeğdir...
YanıtlaSil